Tek Tadımlık Hayat
Lee Lipsenthal ‘Tek Tadımlık Hayat’ta
gerçek bir yaşam öyküsünü sunuyor bize. Kitap kapağında yer alan
Steve Jobs’un “Her günü son günmüş gibi yaşayın. Nasıl olsa bir gün haklı
çıkacaksınız.” Sözü kitapta verilmek istenen ana fikri özetliyor bize. Hayat insana
sadece bir kez verilir, bunu iyi değerlendirenler gerçekten iyi yaşamış olur ve
onlar için herhangi bir gün, ölmek için en uygun gündür. Hayatın nasıl ‘iyi’
değerlendirmesi gerektiği konuda kitabın üzerinde durduğu asıl meseledir.
Tek Tadımlık Hayat, yaşanmış bir hayat hikayesinden
alınmış ve insanı derinden etkiliyor. Bunun başlıca sebebi kanser hastalığına
yakalanan bir tıp doktorunun duygularına yakından tanıklık etmiş olmanızdır. Sandviç yerken
göğüs kafesinde bir ağrı hisseden yazarımız yaptırdığı testler sonunda
kanser olduğunu anlıyor ve yaşama ihtimalinin bu kanser türünde çok düşük
olduğunu ifade ediyor. Bu dakikadan itibaren hastalığıyla yüzleşiyor ve ölmek
için ‘en uygun zaman'ın geldiğini düşünüyor. Çünkü o
hayatını “iyi” yaşamış, “iyi” değerlendirmiştir.
Yazarımız sadece bu konu üzerinde durmuyor tabi. İnsanların sezgisel birtakım güçlerinin olduğunu ve bu güçlerin ‘Evrensel Zeka’ denilen ve tüm insanların hayat tecrübelerinden, bilgi birikimlerinden oluşan muazzam bir oluşumdan beslendiğini ifade ediyor. Yani aslında insanlık elde ettiği bilgilerle gün be gün gelişmekte, olgunlaşmakta yani tekamüle uğramaktadır. Bu olgunlaşmanın getirmiş olduğu bilgi birikimi evrensel zekayı oluşturmakta ve insanlar basiret, kalp gözü ya da sezgileri ile bu bilgilere ulaşabilmektedir. Bu tür deneyimleri spirtiül deneyimler olarak da ifade ediyor.
Kitapla ilgili beğendiğim, kayda değer bulduğum pasajları sizlerle paylaşmak istiyorum:
“Hepimiz açıklayamadığımız bazı deneyimler yaşıyoruz. Ben ve diğer birçok doktor, bir hastayla ilgili elimizdeki veriler aksini söylese bilir, çok derinden bir yerden o hastanın yaşayıp yaşayamayacağını biliriz. Konuştuğumuz çoğu insan, yakın aile bireyleriyle nasıl olduğunu bilmeden kötü bir şey olacağına dair kötü hisleri ya da rüyaları paylaşır. Bu deneyimler çok sık yaşanır ama bize deli diyeceklerinden korktuğumuz için bunları konuşmaktan kaçınırız…”
“Benim için en işe yarayan yöntem,
başucumda tuttuğum not defterine o gün olan ve şükrettiğim üç şeyi yazmak
oldu. İyi bir yemek, güzel bir şaka ya da sevdiğiniz biriyle karşılaşmak gibi
basit şeylerden söz ediyorum. Bu uygulamayı geliştirdikçe her gün yanlış olan
şeyleri aramak yerine, yazmak için başka şeyler bulmaya çalışacaksınız. Bunu üç
hafta yaptıktan sonra farkı göreceksiniz. Beyninizi şükretmeye ve daha optimist
olmaya itmiş olacaksınız. ”
Kitapla ilgili değerlendirmelerim ve paylaşımlarım bu kadar. Okuduklarımdan edindiğim çıkarımlar sadece bende kalmasın istiyorum. Paylaşarak başka insanlara da faydası dokunsun istiyorum. Dilimin döndüğünce yazmaya çalışıyorum. Umarım az da olsa yararlı olabilmişimdir. Farklı bir kitap değerlendirmesinde buluşmak ümidiyle...
Kitapla ilgili değerlendirmelerim ve paylaşımlarım bu kadar. Okuduklarımdan edindiğim çıkarımlar sadece bende kalmasın istiyorum. Paylaşarak başka insanlara da faydası dokunsun istiyorum. Dilimin döndüğünce yazmaya çalışıyorum. Umarım az da olsa yararlı olabilmişimdir. Farklı bir kitap değerlendirmesinde buluşmak ümidiyle...
Yorumlar
Yorum Gönder